Bitcoin’e Dair Notlar-10

Süha Uslu, CIPP/E
5 min readJan 12, 2025

--

Son yazıda ICO’lara bakmıştık. Bu yazıda, decentralized finance (de-fi) konusuna bakacağız.

Photo by GuerrillaBuzz on Unsplash

Önceki yazılarda, akıllı sözleşmelerin finans dünyasında işlevinin günden güne arttığından bahsetmiştik. Özellikle dış ticarette, blokzinciri tabanlı uygulamalar kullanılarak akreditif işlemlerinden doğan zaman ve iş gücü kaybının önüne geçen çalışmaların mevcut olduğunu ve benzer şekilde kitle fonlaması uygulamaları için de akıllı sözleşmelerin kullanıldığını konuşmuştuk.

Hatırlayacak olursak akıllı sözleşmeler, sözleşmenin kendi kendini icra etmesine olanak sağlayan kodlardı. Böylelikle güven sorunu ortadan kalkıyor ve üçüncü taraflara ihtiyaç kalmıyordu. De-fi de akıllı sözleşmelerin yaygınlaşması ile karşımıza çıkmaya başladı. Merkeziyetsiz finans. Peki ama nasıl?

Bu yazıda de-fi konusuna giriş yapıyoruz.

Dahi Anlamına Gelen Finans

Akıllı sözleşmeler, sözleşmenin kendi kendini icra etmesine olanak sağlayan de-fi, finansal hizmetlerin oluşturulmasını, dağıtımını ve kullanılmasını değiştiren yeni bir paradigma. Kripto para ekosistemi, işlemlerde üçüncü tarafları dışlayan bir yapıya sahip. İşte de-fi, banka, broker, borsa vb üçüncü taraflar olmaksızın bir finans sitemi kurulabileceği fikrine dayanıyor. Bu fikre göre finansal hizmetler, merkeziyetsiz bir ağ ile dağıtılarak kullanıcılar tarafından yine diğer kullanıcıların hizmetine sunulmalı. Böylelikle kullanıcılar, üçüncü taraflar olmadan birbirleriyle finansal olarak etkileşim kurabilmeli, borç verme, varlık spekülasyonu veya aracısız sigortalama faaliyeti gerçekleştirebilmeli[1].

Ekonominin tanımı birçok okula göre değişiklik gösterse de her zaman işletme/yönetim (management) ile bir ilişkisi bulunmakta. Gerek ekonomi gerek ise finans, para, emtia, işgücü vb diğer konuların “kontrol” ve “yönetimi” ile ilgili.

De-fi ise yukarıda da değindiğimiz gibi merkeziyetsiz finans anlamına geliyor. Kavram son derece ışıltılı dursa da kendi içerisinde oksimoron yarattığını söylemek (şimdilik) yanlış olmaz. Bu kavramı duyunca akla ilk olarak de-fi’nin nasıl yönetileceği veya nasıl kontrol edileceği gelmekte. De-fi, finans sisteminden ne kadar ayrı olabilir? Merkeziyetsiz finans mümkün mü, öyle ise sürdürülebilir mi? Bu soruları cevaplamadan ve de-fi’nin işleyişini konuşmadan önce günümüz finans sistemine kısaca bir bakalım.

Dolar Milkshake Teorisi

Dolar endeksi, Euro, Japon Yeni, İngiliz Sterlini, İsviçre Frangı, Kanada Doları ve İsveç Kronundan oluşan bir yabancı para sepetine göre ABD dolarının değeri gösteriyor. Son zamanlarda yükseliş trendi içerisinde olan endeksin yükselişin nedenlerinden biri enflasyon iken bir diğeri ise uygulanan para politikası. Dolar milkshake teorisine[2] göre dolar arzı arttıkça, diğer ülkelerin kendi para birimlerinin de arzı artmakta iken talep farklılık gösteriyor.

Dünyadaki tüm finansal sistem, dolar üzerine inşa edilmiş durumda. Uluslararası ticaret dolar cinsinden ödemeler üzerinden gerçekleştiriliyor. Başka bir ifade ile kurumlar/şirketler dolar ile ödeme yapmak istemeseler de dolar ile ödeme yapmaya ihtiyaçları var. Buradaki önemli nokta, dolar cinsinden borç.

Dünya ticaretinin dolar üzerinden gerçekleşmesi ABD için son derece önemli, böylelikle ABD bankacılık sistemi tüm finansal sistemi kontrol edebiliyor. Ayrıca ABD savunma bütçesi her zaman için diğer ülkelerden daha geniş kalıyor. Doların tüm dünyada yaygın olarak kullanılması temelde her zaman ABD ekonomisine katkı sağlamakta. John Connally, “the dollar is our currency, but it’s your problem” derken bunu kastetmiş olsa gerek.

Dolar milkshake teorisine göre finans sisteminin dolara endeksli olması birçok soruna neden olabilir. Teoriye göre ABD dışındaki ülkelerin ekonomilerindeki durgunluk, sistemi temelde etkileyebilir. Teoriye göre ABD dışındaki ülkelerde ekonomik aktivite azaldığı zaman dolaşımdaki dolar azalacak ve bu durum doların değerinin artmasına neden olacak. Ekonomik aktiviteler azalmış olsa da borçların ödenmesi için gerekli olan para birimi dolar. Doların değeri arttıkça diğer ülkeler daha çok para basarak kendi para birimlerinin değerini düşürmek zorunda kalacak. Ancak bu durum dolar endeksinin daha da yükselmesine neden olacak bir seçenek. Bu durumda dolar için güvenli liman ABD olacağından dolar endeksi yükseldikçe dolar arzı ABD’ye doğru akacak ve bu durumun sonucu olarak da dünya finansal piyasalarında istikrarsızlık oluşacak. Dünya finansal sistemindeki istikrarsızlık ise ABD dışı ülkeler için devlet tahvili ve döviz krizi demek.

Tabi bu yalnızca bir teori. Ancak diğer taraftan şöyle bir gerçek var. Dünya finansal sistemi dolar üzerine inşa edilmiş durumda Yuval Noah Harari, kitabında (sapiens a brief history of humankind), dünyada birçok farklı din ve inanış olduğunu vurgulayarak birçok kimsenin bir başkasının inandığı dine/tanrıya/güce inanmadığını ancak neredeyse tüm dünyanın dolara ve doların değerine inandığı anlatıyordu. Peki insanlar doların değerine neden inanıyor ve bu düşünce nasıl oluştu?

Hangi Para ?

İnsanlığın soyut düşünebilme kapasitesinin artması, nüfus ve ekonomik aktivitelerin büyüklüğünün değişmesi, takası yetersiz ve verimsiz kıldı. Arz ve talepteki dengesizliklerin sonucu olarak ekonomi bazı standart hesap birimi veya para gerektirmeye başladı.

Bir ürün satın almak isteyen kişinin, elindeki ürünü takasa kabul eden satıcıyı bulması uzun vadede sürdürülebilir değil elbette. Bu durum toplumlarda, bölünebilen ve diğer toplumlar tarafından kabul edilen bir konsept arayışına neden oldu ve “commodity money” denilen emtia paraları ortaya çıktı.

Çeşitli taşlar, boncuklar, tüyler, deniz kabukları, tuz, kürkler, kumaşlar, şeker, hindistancevizi, çiftlik hayvanları, bakır, gümüş, altın tarih boyunca para olarak kullanılmış bazı ürünler olarak sayılabilir. Ancak altın ve gümüş dışındaki bu emtiaların birçoğu uzun vadede kullanışsız hale geldi.

Az bulunabilirlik, ideal commodity money için çok önemli. Örneğin tuz, bölünebilir, dayanıklı, doğrulanabilir, değiştirilebilir ve önemli bir kullanıma sahip olmasına karşın ancak ağırlık birimi başına çok değerli değil. Aynı zamanda nadir de değil. Bu nedenle taşınabilirlik ve az bulunabilirlik açısından yetersiz kaldı.

Değer değişim aracı olarak para bölünebilir, taşınabilir, dayanıklı, değiştirilebilir, doğrulanabilir ve az bulunabilir olmalı. Altın ve gümüşün stok akış modeli toplumları bu değerli madenleri para olarak kullanmaya yöneltti. Temel olarak, herhangi bir emtia parası, altın ve gümüş ile para olarak yarıştığı zaman, kazanan her zaman altın ve gümüş oldu. Özetle, en satılabilir ürünün para olarak değerlendirilmesi gerektiği için altın ve gümüş para olarak kullanımda ağırlık kazandı.

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İngiltere, İngiltere Bankası banknotlarına dönüştürülebilen banknotlar şeklinde tanıttı. Böylelikle insanlar altınlarını bankalara yatırabilir ve bu altın üzerindeki geri alınabilir talepleri temsil eden kağıt kredi alabilir hale geldiler. Herkesin altınlarını aynı anda kullanamayacağını bilen bankalar, ellerinde bulunan altından daha fazla talepte bulunarak kısmi rezerv bankacılığı uygulamasına başladılar. Daha sonra bankacılık sistemi, belirli bir miktarda altın talebini temsil eden ülke çapındaki kağıt fişleri ile çeşitli ülkelerde zaman içinde merkez bankacılığında konsolide edildi.

Özetle, gümüş standardı ve altın standardı kullanan ülkeler vardı. İletişim ve saklama hizmetlerindeki gelişmeler altının çıkarılmasını kolaylaştırdı. Altın, özellikle 19. yüzyılda, daha fazla parasal kullanım durumu için sonunda gümüşü yendi. Ardından, İngiltere’nin dönemin en güçlü imparatorluğu olarak hakimiyete yükselmesiyle birlikte, gümüş standart yerine altın standardının ağ etkisi dünyaya yayıldı. Altın standardı ile devletler, kağıt parayı sabit bir miktar altına çevirmeyi kabul etti ve ülkelerin büyük çoğunluğu para birimlerini altın standardına koydu. Böylelikle altın standardına geçilmiş oldu[3].

Altın standardı, bir ülkenin para biriminin veya kağıt parasının doğrudan altına bağlı bir değere sahip olduğu bir para sistemi. Altın standardını kullanan bir ülke, altına sabit bir fiyat koyar ve bu fiyattan altın alıp satar. Uzun vadeli fiyat istikrarı, altın standardının en önemli özelliklerinden biri oldu[4].

Birçok ülke 1. Dünya Savaşı ve sonrasında altın standardı uygulamasına son verdi. ABD için ise süreç daha farklı işledi. Bir sonraki yazıda, fiat currency’ler üzerinde durup de-fi’ye geçiş yapacağız.

[1] Patrick Schueffel, “DeFi: Decentralized Finance — An Introductionand Overview”

[2] “The Dollar Milkshake Theory Explained” Link: https://www.youtube.com/watch?v=xxzy3sLs4Bs

[3] Lyn Alden, “What is Money, Anyway?” Link: https://www.lynalden.com/what-is-money

[4] Nick Lioudis “What is the Gold Standard?” https://www.investopedia.com/ask/answers/09/gold-standard.asp

--

--

Süha Uslu, CIPP/E
Süha Uslu, CIPP/E

Written by Süha Uslu, CIPP/E

Avukat. Tax/Finance Lawyer. summum jus summa injuria

No responses yet